3 Mayıs 2008 Cumartesi

10.25

Hayatı yaşa, yaşa hayatı. Onun seni yaşattığı kadar değil, senin yaşamak istediğin kadar yaşa. Onun sana koyduğu kurallarla ve senden çaldıklarıyla değil, senden asla alıp götüremeyecekleriyle yaşa hayatı. Bugün bir gün dün olacak, tıpkı senin son günün gibi. Aşk nerede diyorlar. Aşk nerede? Hayatın bir yerlerinde kaybetmiş kendisini, sevgileri aşk sanar olmuşuz, anlamını bildiğimizi sandığımız ama aslında hiç bilmediğimiz şeyler arasında ne kadar da kötü kaybolmuşuz meğerse, kaybedecek ne kadar çok şeyimiz varmış ve biz bunu ne kadar hor görmüşüz. Her kaybettiğimiz şey için ağlamışız, göz pınarlarımız kurumuşcasına, artık ağlayamaz olmuşuz kimse ve hiç birşey için. Kaybedecek şeylerden çok kazanacaklarımı görmüşüz hep, kumar oynamışız hayatla. Sert bir viski gibi dikmişiz kafamıza bizi şahmat eden kaleleri, atları, hayat boyu süre gelecek olan yazıtları silmişiz kafamızdan.
Ben beklerim son günümü, her günüm ilk günümmüş gibi bilinçsizce yaşayarak, olsun bende böyle mutluyum, tıpkı beni asla anlamayacak insanların hor gördüğü o hep gülümseyen kız gibi..

3.5.08

Kapalı perdeden sızan güneş ışığı saçlarına ve vücudunun her bir zerresine vuruyor, güzelsin böyle..
Kollarının arasında kıvrılmış seni izlerken düşünemediğimi farkediyorum, dünü, bugünü, yarını düşünemediğimi farkediyorum. Hayattaki herşeyi boşverdiğimi ve sadece seninle olduğum o anı yaşadığımı fark ediyorum. Seni aslında ne kadar sevdiğimi fark ediyorum. Ve nisan ayının son gününde, sen ve ben.. Bana seni ne kadar sevdiğimi hatırlatan her günü sevdiğim için yaşıyorum, gülümseyerek uyanıyorum, seni düşünerek uyuyorum.. Sen benim ayakta gördüğüm rüyalarımsın, hiç bitmeyecek rüya..