28 Mayıs 2011 Cumartesi

basta cosi

liberi
ci sembrerà di essere più liberi
se dalle nostre mani
non cadranno più
parole per noi due
e sarà più semplice
sorridere alla gente senza chiederle
se sia per sempre
o duri un solo istante e poi
che ce ne importa a noi

27 Mayıs 2011 Cuma

mutlu mutlu müzik dinliyorum vallahi. hem müzik varken geri kalan herşey teferruattır. senin sevgin bile. valla
ah be evlat.
beni kendimden kurtarmanı neden istiyeyim ki senden?
ben varken burada, onca düşünceyle kafamda,
neden kaçayım ki hayattan.

ah be evlat.
ah be evlat
hadi yalan söylemeyelim. güzel bir hayata başlayalım birlikte.
sen ve ben
başka kimse yokmuşcasına
ama herkes varmışcasına
 hayatı değil ama kendimizi kaybedelim,
ıssız gece gündüze çıksın, boşver
sarılıp yatmaya devam edelim.

bi hayat bitsin orda, kapat gözlerini,
öpüşürsek geçer.
hadi hayat güzel olsun bize.

bırak dünyayı sen, o döner kendi kendine.
sen hayatı özlediğinde bana söylersini yavaşça kaparım gözlerimi
bakarsın uyuruz birlikte.
belki uyandığımda olursun
belki olmazsın
boşver

hadi sarılıp uyuyalım beraber
boşver zamanı
bugünü yarını
yaşayalım hayatı.


hem sen varken
ben varken
daha önemli ne olabilir ki bu dünyada?
biz varken
bizden başka?
o senin gözüne bakar başkasını düşünür, sen kırdığın kalpleri düşünürsün
sen gülersin, ben bakarım sana geçmesin o gözlerindeki gülüş diye
sen ağlarsın ben bakarım uzaktan sana, tutamam da elini

düşerim gülüşüne, bilemem yarınımı
ama bir bitse.
ah bir bitse...

you'll never see me again

bir insanı kaybetmek mi gerekir illa ki değerini anlamak için? onu tanımaya çalışmakmıdır bize ilginç kılan karşımızdakileri? peki ya sonra? konuşucak hiç bişey kalmadığında? peki ya gittiğimde? o zaman mı okunmalı yazılanlar? o zaman mı düşmeli insanın içine hüzün, arkamı döndüğümde gideceğimi söylediğimde değil ama çekip gittikten sonra. vicdan mıdır rahatsız eden bizleri bu dünyada, yoksa fazla düşünmenin getirdiği o içinden çıkılamayan umutsuzluk hissi mi? bakma sorduğuma ben biliyorum cevaplarımı, peki ya sen?
  ben özürlerden çok mutsuz oldum, belki de özürlerden yorulan tek manyak benimdir. ama bunu becerdim ve yoruldum. kaybedilmeden kazanılmak istiyorum. üzülmeden mutlu olmak. öyle işte. hem nasılsa ben hep derim, boşu kovalarım, imkansız zaman alır diye. bırakın alsın bütün zamanımı.

24 Mayıs 2011 Salı

bir hışımla çevirdim kafamı ona doğru, gözlerinin içine baktım. "koskoca şehir mi susucakmış şimdi, allahını seviyosan ya!" dedim. inanmazsan dinle ama gerçekten duyamayacaksın işte! dedi.
 zaten hiç umursamamıştı beni, biliyorum ben işte! ben söylemiştim işte! daha önce de söylemiştim işte! arkamı döndüm kafamda bir sürü ben biliyorumlar dolaşıyordu. evin kapısını çarptım çıktım. daha önce hep böyle bişey yapmak istemiştim, filmlerdede hep görürdüm işte, arkasını döner çıkar giderdi kadın. bi daha da hiç geri gelmezdi, hem niye gelicektim ki. ona ihtiyacım yoktu, kimseye ihtiyacım yoktu. yani 5 dakka önce hiç mi hiç yoktu işte! neden olucaktı ki zaten ya. sokağın başına kadar hızlı adımlarla koştura koştura gittim. şaka gibi, arkamdan gelmediğine inanamıyorum yani. ama ben söylemiştim! umrunda değilim işte demiştim! sonra adımlarım yavaşladı. gidecek bir yer aradım, bulamadım. ev çok yalnızdı. herkes çok iki yüzlüydü. ay dedim hayat beni neden yoruyosun! ben başımın çağresine bakardım işte! yürümeye devam ediyordum, kafamdaki çığlıkların, kulaklarımdaki uğultuların azaldığı yere kadar yüriyecektim. sonunda azaldılar. oturdum kenara kaldırıma. etrafımda bir sürü ev, tuğla, yerler mermer. ama baksan, hepsi bomboş. kim yaşar ki bu kadar ruhsuz. bu mudur yaşamak yani? peki ya bu mudur? sonra bi durdum. cevap gelmedi. bekledim, bekledim.

 bir de baktım, susmuş koskoca şehir.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

herkesi takmaya başladığımdan beri yazamıyorum

ah be beyin bi yalnız bırakmadın

uykumu varlığınla siktin
hatırlar mısın ne güzeldik. ne dünya dönerdi, ne zaman dururdu. ama o boşvermişlik vardı üzerimizde. sabahtan akşama kadar herşeyi boşvermişlik. akşamdan sabaha kadar zamansızlık.
 şimdi düşünüyorum da, emin olamıyorum. o senmiydin. yoksa benmiydim çekip giden diye, kafam karışıyo.
 dövme yaptırmanın en kötü 2 yanını söylemek istedim.
1- bi sabah uyanırsın, siktir git lan diye dövmeye bağrınırsın, gitmez sinirlenirsin (bana daha hiç olmadı açıkçası, bi tane dövmemin üstünü kapattırdım da, hani zaten o allahın emri olmuştu -mürekkebi sikkoydu, iltihap kapmıştı, aslında siyahtı ama mürdüm mavisiydi falan (hep o rengin adını kullanmak istemişimdir)
2- bağımlısı olursun.

 abi. o ses varya, o iğnenin çıkarttığı ses, tenine ilk dokunuşundaki hissettiklerin. aşk gibidir. ilk defa öpüşmek gibidir. karşındakinden hoşlandığında ve o senin elini tuttuğunda hissettiğin o an gibidir. ben özledim yani açıkçası. o hissi, o sesi. şimdi içimde böyle bi his var, sıcacık, çünkü tekrar o anı yaşamak istiyorum ve BU.NU YAPABİLİRİM. inandım şu an.

 everytime yazdırıcam, ama yer ve font önemli. hey baby hey be.

gündüz düşleri


22 Mayıs 2011 Pazar

3.05.2008 vardı. seneler önce yazdığım 3.5.2008

 herşey güzeldi. herşey çok güzeldi. sonra bir de baktım sabah oldu.

 elinde bir kadeh şarapla koşturuyorsun sağa sola, hani hafif bir baş dönmesi düşün, hiç bitmeyecek. hayatın boyunca her zaman sana yalan söyliyecekler, belki onları bir gün affedebilirsin ama çok merak ettiğim bir şey var, hatalarını nasıl telafi edeceksin? kendi hatalarını değil, onların hatalarını. hem zaten sen de onların  hatalarından birisin, neden yalan söylemem gereksin ki sana. sen hep benim değil misin? "her zaman seninim, sadece senin." ve sonra bir de bakarsın herkes kendi yalanında kaybolmuş. çünkü sen arkanı döndüğünde insanlar kendi hayatlarına geri döner ve onu yaşarlar. seni üzeceklerini bildiklerinden- sana yalan söylerler. sen de kendini bildiğinden, onları bitirirsin kendi gözlerinde. çünkü bazen, hıçkırarak ağlamak- sonra bir film izlemek, sonra herşeyin geri gelmesini beklemek ve iki defa terkedilmek sana bir çok şey çağrıştırabilir. Mesela görünceye kadar bilemezsin belki, ama özlemişsindir. Hissedemezsin ki, insanlar bastırırlar çoğu hislerini, ki düşünmesinler. Düşünmek kimleri nerelere alır götürür, kimleri nerelerden getirir, sonu yok-başı yok.
 başı var sonu var aslında, ama virgül koymaya üşenmek varya, işte hergünümü o bitiriyor. Küçük bir kızın şikayetleri ve suçlamaları gibi hayatımdaki herşey 3 noktayla bitiyor. Ama bu sefer değil.


 Oldum olası gözümün içine bakıp seni seviyorum derken her türlü çıkarlarını düşünen insanlarla uğraştım. günün sonunda onlar mutluysa ben de onlar için sevinmeye, mutlu olmaya çalıştım. ama bu sefer idrak ettim sanırım.hiç bir şey değişmez. hiç kimse kalmaz yanında senin için. hiç kimse.
 bir gün herkes gider. yanlarındada senden bir parça götürür, sen de düşünmeyi bırakırsın. bir gün gözlerini açtığında güneşe, yalnız başına öylece uzanırken bulduğunda kendini , birşeyleri  idarak edersin. sana yalan söylediler. seni sevdiklerini sandın. aslında en önemli şey sendin. sonra geçti. ve sen bir anı, bir gülümsemeyi o kadar çok özlemişsindir ki, anlamazsın. kendi kendine kafanı çevirirsin.sonra geçer. herşey geçer. herkes gider.