7 Mayıs 2011 Cumartesi

Kim nerde mükemmel insan görmüş de herkes birbirini bu kadar düzeltmeye çalışır olmuş anlamıyorum ki.

 Vallahi son 1 haftadır artık İstanbul burnumdan geldi desem yalan olmaz, bu insanların büyük kısmı kafayı yemiş. Herkes kendi derdinde, sanki karşılarındaki insan değilmiş gibi kafasına estiğince hareket ediyo, vallahi o rahatlık kafasıyla belki çok mutlular ama inşallah hayatım boyunca ne ailem, ne de arkadaşlarım o kafaya erişmezler. Karşılarındakinin insan olduğunu görmezden geliyolar resmen, şaka gibi.

Ha sanki ben çok istiyodum herşeyimin düzeltilmesini, allasen, yani kim yaptığı herşeyin hata olarak görülmesinden hoşlanır ki? Herkes doğru yapıyo da bi manyak ben mi varım dünyada herşeyi yanlış yapan? Nolur o manyak olarak kaliim o zaman ben, bütün mükemmellikleriyle beni kendi halimde bıraksınlar valla, bana sıkıntı olmaz. Ama içime dert oldu yani şu halleri herkesin. Görüşelim diyolar, tamam diyorum. Buluşuyoruz, ama ne buluşma. Öğlen 2 de buluşucaz sanıyorum, akşam 9 da telefonum çalıyo hadi hazırsın di mi diye. ULAN. NE AYAKSIN SEN. LAN! diye cinnet geçiresim geliyo. hani bütün günümü sana ayırıcaktım, hani benim hayallerim vardı, garipçede kahvaltı edicektik, forum istanbulda akvaryuma gidicektik, galatada holgamın filmlerini bitiricektim, nooldu?? yalan oldu. Çünkü kimse kimseye napmak istersin demiyo. Herkes el altında ayak altında, birbirinin kıçın dibinde makyaj yapmazlarsa öleceklerini, kol kaslarını sıkmazlarsa sosyal hayalete dönüşüceklerine dair derin inançlarına bağlı kalarak 5 yere kitlenmiş ordan oraya takılıyo. Cidden, koskoca istanbul da yapıcak şey mi kalmadı? Cidden mi?

 Hani kaçı gitmiştir sultanahmet'in ordaki hayvanat bahçesine, hatta dolmabahçeye, kapalı çarşıya? O değil de onun yerine kanyona gidebiliriz. Ya da istinye parka.

 Y A   B İ   G İ T   Y A .

 Neyse. Tarihin arka odasını izliyorum şu anda, cidden bayılıyorum bu programa. Masal gibi tarih dinliyoruz daha güzeli mi var?

ben şimdi uyyicam. bi de bavul hazirlamayı bitiricem.
hayat zor falan filan.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

alternatif zihnin 10 sırrı

1- fotoğraf çekmeyi bilmenize gerek yok, ama eğer elinizde o güzelim 2000 liralık canon eos ve/veya bilimum türevi fotoğraf makinalarından olmazsa kesinlikle alternatif ya da marjinal olamazsınız.

2- bacaklarınızın ve ayaklarınızın, özellikle de eski converselerinizin resimlerini çekin, bu sizi insanların gözünde çok sanatsal kılıcaktır! (ama arka plan flu olmalı)

3- hoplayın, zıplayın, ağlayın ama ne yaparsanız yapın lütfen resmini çekin, yoksa hiç bi anlamı olmaz.

4- bi facebook account'u yetmez, bunun yanında twitter-formspring-tumblr-myspace-bilimum türevlerindede bi accountunuz olmazsa dünyada varoluşunuzun bi anlamı olmaz.

5- eğer hayatınızdaki en önemli şey cupcakeler değilse ciddi problemleriniz vardır, kabullenin.

6- chanel ojelerinin hepsine sahip olmak için girilen her yol mübahtır.

7- hayatınızın tek amacı aşk, potansiyel sevgiliniz, kinetik sevgiliniz ve sevgilinizdir. unutmayın ki sevgiliniz olmadan siz bir hiçsiniz. Oldu ki terk edildiniz, o zaman bu zavallı anlamsız dünyada varoluş amacınız kalmayacağı gibi, uzayda kapladığınız o boşluk bile lüzumsuz gelir size. böyle durumlarda, kendinizin ağlarken resmini çekip "love, love will tear us apart, again...." ya da "sen gittin, ben bittim..." gibi bi yazıyla bu resmi photoshopta light seppia havalarına sokup acil internet ortamında yayınlamanız gerekmektedir. aksi takdirde, eski sevgiliniz onu unuttuğunuzu düşünebilir. hatta belki sizi umursayabilir, ki bu da aşk acısı çekmenize ters düşer. bu yüzden de ilerleyen günlerde ben güçlü hatunumdur ya bilmemne diye arkadaşlarınızla içmeye gittiğinizde ay hadi resim çekelim bardağı çekelim kurabiyeyi çekelim, bak seni unuttum ayakları yapalım falan diyemezsiniz, bildiğiniz sosyal intihar, aman diyoruz.

8- içinde gitar akoru bulunan bütün şarkılarda ağlayabilirsiniz

9- dımtıscıktıs içeren bütün şarkılarda, "addicted to love" ve türevlerinde bağıra bağıra şarkıyı söyleyip saçlarınızı mümkün olduğunca savurursanız ve bu sırada elinizdeki içkiyle resminizi çekerlerse hemen tumblr'a ya da facebook'a koymalısınız, bu sizi hayatınızın her gününü, her gecesini ve hatta siz evde pijamanız götünüzden sarkar, siz insanların facebookuna bakıp "ne kadar çok eğleniyolar...." diye içten içe kendinize acırken, sizin profiline bakan insanlarda bir "ay ne kadar çok eğleniyo... ben ise burda...." diye kendisine acımasını sağlayabilirsiniz. hatta tumblr'da sanatsal nitelik kazanabilirsiniz.

10- bilimum güzel özlü sözler seçip onlara yapışabilir, hayat mottonuzu baştan belirleyebilir ve kimseyi takmıyomuş gibi yapabilirsiniz. hatta bütün bunları yaparken avaz avaz ben kimseyi takmıyorum, benden nefret ediyosanız ne mutlu bana auzhauhauza bile diyebilirsiniz, nitekim hepimiz insanız, kimseyi sikine sallamıyo olan insan ne diye gitsin insanlara hitap eden ve sosyalleşmeye yarayan bilimum internet kanallarına üye olsun veyahutta merak etsin, sorsun soruştursun?
 tabii siz bunları hiç düşünmüyosunuz, çünkü unutmayın ki düşünürseniz beyin hücreleriniz ölebilir.

salak kalın, güzel kalın, alternatif olun.
sizi seviyorum

cer