18 Ocak 2008 Cuma

bir veda yazısı..


Merhaba.. Ben senin eski bir dostunum. Belki beni tanımıyorsun, aslında benimde seni ne kadar tanıdığım tartışılınabilinir.. Ama olsun.
Ben herkes değilim, ben herhangi biriyim, hani o insanlar içinde kaybolan cinsten. Hani her istediğinde oradadır ama asla istemezsin ya, ben o'yum işte.. Ben seni herkes gibi kelimelerle değil, görerek ve izleyerek tanıdım. Ben senin söyleyeceğin şeyleri senden önce söyleyemiyebilirim, belki de aslında seni hiç tanımıyorumdur, ama ikimizinde bildiği gibi, aslında ben seni herkesten daha iyi tanıyorum.
Her yalnız kaldığında kafandan geçen milyonlarca düşünceden biriyim ben, hayatının eskimeye yüz tutmuş tozlu bir parçasıyım. Geleceğinde yerim yok benim, ben aslında senin geçmişinim, ama boşver beni. Benim tek görevim seni sen büyüyünceye dek sevmekti, şimdi büyüdün kocaman bir adam oldun.. Bakışlarınla insanları yerin dibine sokar oldun, sözlerinle insanları bulutların üzerinde gezdirdin. Çok kırıldın, ama bir o kadar da kırdın, intikam aldın belki de bunu hiç kimse senden iyi bilemez öyle değilmi?
Gecenin bir vakti ansızın uyandığında, pişman oluyor musun hiç?
Ben olmuyorum. Çünkü ben geçmişim, gelecekte yerim yok, olmamalı.
Çünkü ben buraya ve sana ait değilim, ben çok uzaklara gitmeliyim, gideceğim de..
Ve o gün geldiğinde tek isteğim sana son bir kez daha bakıp, beni özleme.. diyebilmek..
Sensiz yapabilmek güzel bir duygu.. Umarım sende aynı şeyleri hissediyorsun.. Karanlık odalarda siluetlerle laf dalaşına girmiyorum artık, kendimi bir kenara attım, tozlandım, mahvolmayı, tükenmeyi bekliyorum..

Aslında düşündüm de, sende beni bekle.. Uzağımda ol ama bir o kadar yakınımda kal, olur mu? değerli olduğunu da asla unutma, hiç birşey eskisi gibi değil ama sen çok değerlisin bunu bil.
Ve ne zaman üzülsen, moralin bozulsa bu yazıyı oku ve beni düşün, geçmişin asla yanında olmasa da o her zaman senin arkandan seni kollayacak, bunu bil.. Ve bana değil kendine son bir kez daha söz ver, beni asla unutmayacağına..

Çünkü ben öyle yapacağım.

14 Ocak 2008 Pazartesi

Dostlarıma..

Önümde bir karanlık yol,
Benimle yürür müsün,
Zemini meçhul bir yol,
Yanımda yürür müsün?

İşte böyle başlıyor Duman'ın şarkı sözleri.. Bundan seneler önce tamamen kendileri için yazdıkları(evet her ne kadar bazı şarkılar durumlara "cuk" diye otursada onlar genelde bizim için değil şarkıcının eski sevgilisi için yazılmış olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zor olabiliyor.) bu şarkı, bu kapalı pazartesi sabahına ne kadar da güzel uydu böyle.. Okuldan kaçmanın verdiği o buruk heyecan, mide bulantısını falan atlatalı çok oldu, biliyorum bunu çok yapıyorum ama elimde değil, o kadar yorgunum ki.. "Gençsin saçmalama!" Ne kadar da boş bir laftır bu aman tanrım! Acaba bu lafı edenlerden biri bile gençliğinde 7/24 ders çalışıp istisnasız tüm derslerden geçer not almışmıdır? Bence almamış olsa gerek ki bu eksiğini ya da bu kompleksini bu şekilde karşısındaki çocuğa yansıtıyor. Şu anda yeşil bir pufa gömülmüş ve hiç suçluluk duymuyor olmam kesinlikle benim kişisel ve kesinlikle duygularla bir alakası olmayan bencilliğimden geliyor. Aslında dün akşam üstü ders çalışmaya üşeninceye dek böyle bir programım yoktu bile. Ama kısa zaman içinde "sözlü" adı verilen, ortalamayı diplerde süründürmeye meyilli o mecazi yaratıkla tanışmak zorunda kaldım. Herkes gibi bende 8 senelik ilk okulu (Fazladan 4 sene kreş ve 1 senede çocuk evi şeklinde) okudum, ama okuduğum hiç bir okul italyan lisesi gibi değildi.. Kurallarla ilk defa burada tanıştım ben ve herkesin eşit olmadığı gerçeği burada bir kez daha pekişti. Ayırımlardan çok uzak değilimdir aslında, küçükken tomboy diye dalga geçtikleri, iri bir kızdım. Hiç bir zaman hiç kimse için yeterince iyi olamayan, kızların nefret ettikleri cinsten.. Şu anda düşünüyorum ki aslında hiç bi zaman haketmemiştim ben bana yapılan çoğu şeyi, eğer sizi de kırdıysam işte sebebi budur, yalan dünyaya karşı beslediğim o intikam duygusu.. Fiziksel maneviyat döneminde yaşadığıma inanıyorum. İnsan vücuduna göre yargılanıyor, sarı saçlar her tarafta uçuşuyor, herkes kucak kucağa birbirnin ruhunu emiyor.. "Aşık" kavramını kaybedişimin 2. senesini kutlayacağım bu aralarda. Sevmeyi beceremeden geçen o koskoca 2 sene. Pişmanlık duyamıyorum geçmişimden, hatalarımdan, aslında belki de doğru olan içimde bir huzursuzluk olması ama.. Yapamıyorum.. Yaptığım herşeyin bana göre o kadar mantıklı birer sebepleri vardı ki.. Beni tanıdığını zanneden onca insana "SEN HİÇ BİRŞEY BİLMİYORSUN BENİM HAKKIMDA!" demek.. En çok bu mutlu etti beni, en büyük hayallerim böyle gerçek oldu.. Arkamdan konuştular, gururlarına yediremediler, evet belki çok acıttım insanları, ama herşey karşılıklıdır ve ben bunu bilerek yaşadım yaşadığım herşeyi.. Bazı insanlar oldu kıyamadım, yediğim her tokatta diğer yanağımı döndüm onlara, bir daha vurdular ve bir kez daha.. Taa ki ben acı içinde yere yapışıpda onlara dur deyinceye dek.. Ama hep dostlarım oldu, canım dostlarım.. O kadar iyilerdir ki onlar, o kadar eşsizdirler ki.. Örneğin Serra, o herşeyi bilen, güldüğünde etrafındaki herkese ister istemez birer parça huzur dağıtan Serra'm.. İyi günümde, kötü günümde her zaman yanımda olmuş olan o güzel insan.. Sonra Ayşe var, gülümsediğinde çok güzel olur Ayşe, çok iyi ve kişilik olarak da eşsiz bir insandır, keşke ne kadar eşsiz olduğunu fark etse o da ve Nil.. Nil, gülümsediği zaman mutluluktan ağlayacak gibi olursunuz, içindeki iyiliğin ve iyi niyetin haddi hesabı olmamakla beraber kötü zamanlarınızdada yanınızda olması gereken tekşey bir Nil olabilir bazen.. Fem ise, eşsiz bir insandır, onca insanın arasında kendisini ve kişiliğini kaybetmeden, başı dik ve emin adımlarıyla yüriyerek belli eder kendisini heryerde.. O kadar güzel ve o kadar eşsiz dostlarım var ki benim.. Kimi insanlar oldu, herşeyden çok sevdim, çok değer verdim ve sonunda onlar değiştiğinde bir gün bir daha asla eskisi gibi olmayacağımızı düşünürken bana "arakdaşlığın" anlamını öğrettiler.. İyi günde, kötü günde, mesafelere ve insanlara ve hatta zamanlara rağmen, her zaman o eşsiz dostluk duygusuna sahip çıkabilmek..Bunun için Nesli, İrem ve Koza'ya .çok teşekkür ederim.. Kimi insanlarda ne kadar uzak ama bir o kadar da yakın olduklarını gösterdiler bana zamanla, Cem, Buket, Bensu ve Cansu..
Hayatta her hareketten bir ders alırsın, kahveden ağızın yanar ve yavaş içmeyi öğrenirsin, yürürken düşünürsün ve kafanda onca insan ve düşünce varken aslında hiç bir zaman yalnız kalmayacağını farkedersin, ya da belki istiklalde yürürken arkandan uzanan dostça bir el sana hiç bir zaman yalnız olmayacağını hatırlatarak senin kendini kötü hissetmene engel olacaktır.. Aşık olur insanlar, herkes aşık olur.. O kadar güzel bir duygudur ki aşk paylaşıldığı zaman, telefonda aşkın dedikodusunu yapmak bile bir eğlencedir insanlar için.. Çok kıymetlidir aşk, mümkünse bulunduktan sonra bir daha asla bırakılmamalıdır..
Benim şu 2 senedir yaptığım en büyük hata: aşkı unutmak için insanların sevgilerini tüketmek oldu.. Özür dilerim üzdüğüm, kırdığım bütün o insanlardan.. Aslında hepinizin çok çok ayrı yerleri var benim için, yalnızca ben bunu gösteremeyecek kadar beceriksizim, yani aslında hiç birşeyin sizinle alakası yok, yalnızca herşeyi yoluna koymak için bolca zamana ihtiyacım vardı.. Şu son 7-8 ay yetti bana, düşündüm, öğrendim.. Tıpkı sokağın ortasında duran bir kamera gibi izledim insanları, geçişlerini, gidişlerini, çarpışmalarını, öpüşmeleri.. Sonunda farkettim ki, BEN DÜNYADAKİ EN BENCİL İNSANIM.. Eski bir sevgilim bir başkasıyla çıkıp mutlu olduğu için onu kıskanmak, sevdiğim insanları kendime saklamak, kimseyle paylaşmak istememek.. O kadar çok sakındım ki çevremdekileri, hayatımdakileri, çoğu gitti sonunda.. Katlanıp bana hayatımda kalan insanlar ise gerçek dostlarımdır benim, hayatım boyunca asla ayrılmamak için elimden gelen ve gelecek herşeyi yapacağım..
Bugün oturduğum şu yerden bakıyorum hayata ve görüyorum ki hemen hemen hiç birşey kaybetmemişim bunca zamandır, ne güzel, kısa günün karı olarak elimde kalan dersler, anılar, tecrübeleri yanıma alıp yoluma devam ediyorum ben.. Zorlandım ama artık insanlara ve olaylara objektif bakabiliyorum.. Çok zor da olsa bir .çok ders aldım ve en önemlisi de: herkesin kendi tarafından bir bakış açısı olduğu ve herkesin her zaman kendisi için haklı olduğudur. Ha bir de insanların değişmeyeceği, istemedikleri için değil değişemeyecekleri için.. Çok yakın bir dostumun nasıl değiştiğini görüp üstüne birazcık kafa yorduktan sonra öğrendiğim gerçekler gibi, içinde olan aslında şimdi çıkıyor.. Çok acı ama olsun, ne olursa olsun arkadaşlar bugünler içindir..
Uzun lafın kısasına gelince.. Tüm zorluklara rağmen yaşıyoruz, isteyerek ya da istemeyerek ve ben bu hayatın en son gününe kadar hata yapıp düzeltmek zorundada kalsam öğreneceğim bu oyunun kurallarını.. Asla tek başıma kalmayacağım çünkü benim dostlarım var ve asla yalnız bırakmayacağım çünkü herkesin benim kadar bir dosta ihtiyaçları olabilir.. Hayatıma bugüne dek girmiş ve çıkmış olan herkese çok teşekkür ederim, beni ben yaptığınız için ama en çok Nil, Fem ve Serra'ya teşekkür ederim.. Her zaman benimle olup herkese ve herşeye rağmen beni bırakmadığınız için.. İyi ki varsınız, siz olmadan ben bir hiçim..

13 Ocak 2008 Pazar

13//OCAK//PAZAR


yaşadıkça anlıyorum.. ben hala mucizelere inanıyorum..
mucize güzel birşey, insanı bir anda sarhoş edebilecek kadar çok alkol var içinde, onu imkansıza zorlayacak kadar çok tesadüf ve bir de süprizler var tabii..

diyorum ya mucizeler güzel şeyler, umarım onları asla kaybetmem..