20 Kasım 2010 Cumartesi

yine hugh, yine hugh

yorgunum yorgunum diye kendimi paralıyorum resmen. ama gerçekten ne kadar yorulduğumu anlatamam. fiziksel olarak zaten yorgunum ama kafam yorgun. sürekli başım ağrıyo, sürekli uyumak istiyorum, uyuyorum dinlenemiyorum. mutlu uyanmayı özledim.


Eğer bardağın yarısı boşsa, elbet bi gün susayıp diğer yarısını da içersin.
Eğer ben bunu bardağın yarısı doluysa, elbet bi gün susayıp onu içersin deseydim daha optimist görünürdü sanırım. Uykumu özledim. Kendimi özledim.

19 Kasım 2010 Cuma

bugün gökyüzü masmaviyken bologna' da sulukar yağdı.

zaten başımıza ne gelirse hep güvendiğimizden gelir. şakayla karışık küfür eder gibi, masmavidir gökyüzü ama yağmur yağar ya. öyle olur hep.

ne zaman mutluysam o zaman olur böyle şeyler.

ve hep şemsiyesiz yakalanırım.

18 Kasım 2010 Perşembe

spig is the new spider-pig!


spiderpig!


 1 haftalık misafir marathonu yaşadım resmen, çok mutlu oldum ama bi daha yalnız yaşamak konusunda şikayet etmicem sanırım =) mercan, melissa ve larayla başlayan marathon sonra koray ve şimdi nesliyle tam gaz devam etmekte. Artık tembelliği bi kenara bırakıp invenzione della terrayı bitirmem gerekiyo yoksa coğrafya sınavında ağır sıçışlara gelicem. Onu geçtim de com. di massa sınavına da az kaldı, valla ben napıcam? Hepsini geçelim şimdi bambaşka bi konuya gelelim.

sapık gibi sürekli tatlı yapmam nereye kadar? 2 hafta içinde un kurabiyesi, brownie, muffin bi de cikolatalı ıslak kek yaptım. Sanırım kafayı yiyorum artık, ders çalışmamak için bi insan evladı ne kadar bahane bulabilirse hepsini üretiyorum ve tüketiyorum :) 
 uzun uğraşlar sonunda geçen hafta assasins creed 2 yi bitirdim. yenisi çıkıcak onu bekliyorum. hatta bugün burda piyasaya verilmesi gerek ama korkuyorum sormaya, sonra gelmeyince moralim bozuluyo. fallout the new vegas ve assasins creed arasında kaldım. hayat çok zor. 

bugün duş alıp ıslak saçla 7derecede dışarıya çıkıp sonra 2,5 saat nesli'yi tren istasyonunda bekledim. vallahi bayılıyorum italyanların rötarlarına grevlerine, trenin gelmesine 1 saat kala: ya arada rötar var kankeey diye hiç bişey yokmuş gibi pörtlüyolar deli oluyorum. 

başım ağrıyo, en azından saçımı kurutmam gerekirdi. 
benim bu uykusuzluk problemime naapmalı asıl onu da merak ediyorum. saat 4.30 ve ben hala uyumadım: tabii ki bi ceren klasiği. sınav takvimini öğrenip türkiyeye dönmek istiyorum, çünkü koray gittikten sonra gerçekten çok zor geldi, çok özlüyo insan ya, böyle içi acıyo resmen. neyse, olmadı aralık 20'de dönüp şubat başına kadar da istanbulda olucam bokunu çıkartmaya gerek yok.. baba yorgun. vallahi yorgun. uyumalı baba.