3 Ekim 2008 Cuma

Shake the disease.
Bugün benim doğum günüm.
Bu yaşımada turuncu kafam ve eşsiz dostlarımla girdim. Mutluyum, hemde çok mutluyum..
Ama en çok Tanrının hediyesi mutlu etti beni, bunca yağmur..
Eşsiz bir güne başlangıç oldu benim için.
Doğum günüm kutlu olsun.. (:
doğum günüme 3 saat 20 dakika kaldı.
havai fişekler nerde :D

1 Ekim 2008 Çarşamba

mesela yarın double espressomu içmek için ananemin evinin oraya gidicem. clementine'de oturucam. kendi başıma.
gazete okicam.
kendi başıma müzik dinlicem.
belki ders çalışırım.
bi iki sigara yakarım, içmeyi unuturum, söner kendi kendine.
başarılı olmazmı. beklentim yok nasılsa.

o bile yalan

1.09

Çok gördüm geçirdim. Yüzlerce 1.01, 23.23, 14.14 gördüm.
Portishead, Massive attack, Hooverphonics, Stereophonics.. Hepsi oldum teker teker.. En çok my child olmuştum, sonra angel oldum.. Sonra inertial creeps oldum.. Şimdi Undenied oldum.. Sonra ne olucam? Ben ben olucakmıyım? Yoksa hayatım boyunca o topladğm cd lerdeki şarkılarmı olucam.
Mutlumuyum, tartışabiliriz bunu. Göreceli olarak güzel bir hayatı olan pimpirikli bir insanım. Mutsuzmu yapar bu beni?
Yeni aldığım göz kalemlerim ve farlarım (hatta alırken aşk yaşadığım o güzel rujum bile) kayboldu. Hemde ben daha onları kullanamadan.
Hayatımda olmaması gereken bi kaç kişiyi hayatımdan çıkarttım, en olmaması gereken bi kaç kişiyle akrabayım.
Nil Karaibrahimgil'in şarkısı varya.. Akraba, akbaba.. Leş yiyiciler gibi.. Bizimkiler diriyken yiyolar.
Ağzı olan konuşur kuramı.. Kurammı o?
Kitap yazıyodum, iremlerde unuttum.. Berlinde o şimdi o dönünceye kadar başka bi yere yazıcam.. Ama sonra geçirmeye üşenicem kesin, kendimi biliyorum.

Ergenlikteki isyankar adi genci oynamam gerekirse; sanırım nefret edecek kimsem yok. Ben nefret etmeyi öğrenmedim hiç bir zaman ama her zaman intikamcı oldum ve kin tutmaktan da hiç bir zaman çekinmedim. Ama bu benim o insanları sevmediğim anlamına gelmiyor, sadece onlara karşı birşey hissetmiyorum.

Hani böyle insanlar olur, senelerce senelerce birliktesindir. Sonra bişey olur, silersin.
Eksikliğini hissetmemenin verdiği hissiyatı çok sevmesemde bağlanmakla ilgili bir çok problemim olduğunu kabul edebilirim. Özeleştiri yapmak güzel bişey, kendi hatalarımı yazıya dökmek.Nasılsa bi daha okumicam.

Herneyse.
İyi geceler.

30 Eylül 2008 Salı

deveye boynun neden yamuk demişler
o da en azından ceren beni seviyo demiş.
seni seviyorum deve

29 Eylül 2008 Pazartesi

cevap.

şizofreni ve hayal gücü arasındaki o ince çizgiden bahsetmek için bana aşşağıda cevaplama gereği duyduğum maili göndermiş olan "deniz" e çok teşekkür ederim.
Tahminlerinin aksine şizofrenik değilim. Olasılıklar üretmek için illa şizofrenik olmam gerektiğine inanıyosan bence senin acilen bi iki kitap okuyup güzel bi tatile çıkman lazım, aksi takdirde hayal gücün iyicene körelecek.
Çocukmuyum? Çocuğum tabii ki 17 yaşıma basmama 4 gün kaldı ve benim yaşımdaki insanların yazmaması için yazılı bi kural olduğunu gösteren bi belgede elime geçmiş değil.
Bence oturup bu kadar çok benim yazılarımla ilgili kafa yorman hoş ama bir o kadar da boş birşey. Tabii ki de onların okunması çok hoşuma gidiyor ama Denizciğim, bana olasılıklardan yola çıkarak yazdığım yazılardan dolayı koyduğun teşhise dayanarak acil lithiuma başlaman gerektiği kanısına vardım.
Bana neyle ilgili ne bilip yazıyosun demişsin bir de, birşey bildiğim için yazmıyorum ki, az bilip çok konuşan insanlardanım. Normalde tanısan hiç sevmezsin yani, zaten bende seni sevmezdim sanırım. Bunun yanı sıra en eski yazılarımla ilgili söylediklerin için çok teşekkür ederim en azından o yazılar senin gibi zevkleri olan insanlara ulaşabiliyosa ne mutlu bana demek ki gerçekten de istediğim gibi insanlara ulaşabiliyormuşum.

Kendimi tebrik etmenin yanı sıra sanada teşekkür ederim, zaman ayırıp bana öyle bir mail attığın için, söylediklerini dikkate alaraktan bir psikoloğa gideceğim için değil, sonunda onları çok beyendiğini söylediğin için. (yalnız olduğum için yazmıyorum merak etmen çok hoş ama asosyal ve kendi kendisinde kafasında birşeyler kuran bi tip olduğuma inanmak istemiyorum.)
Sen ve yazdıklarımı takan diğer herkes iyi ki varsınız.

Unutmamalıyız ki yeterince sarhoş olursak şirinleri görebiliriz..
İyi geceler.

28 Eylül 2008 Pazar

Hani şarkılarda şiirlerde yazarlar ya.. Bulvarlar derler, kırılmış hayallerle doldururlar bulvarları.. Aşık olurlar bulvarlarda.. Ben bulvar nedir bilmiyorum, gördüysem bile tanımıyordum.. Ben aşkada inanmıyordum.
Yanlışmı yaptım herşeyi? Belki de bulvarı öğrenmeliydim ilk.. Şairlerin o kalemlerinin uçlarındaki nasırlara rağmen sıkıca tuttukları o kalemin döktüğü cümleler varya onlardan çıkan o bulvarları öğrenmeliydim ilk..
Ben hiç bulvar görmedim, gördüysemde tanımadım..
Ben hiç bulvarlar üzerine bir şiir ya da bir yazı yazmadım..

Sonra bir baktım, Atilla İlhan bile yazmış bulvarlar üzerine bir şiir.. Benim ne eksiğim var ki dedim..

Bende bu yazıyı yazdım..

29/9/08

Seneler önceydi, kafamı çıkarttım camdan. Yağmur yağıyordu. Napılır lan bu havada dedim. Saçımı bozarım en fazla dedim, çıktım yürüdüm yağmurun altında saçım bozuldu, o kadar da çok sevdim ki o duyguyu.. Ben küçükken hep söylenirdi annem; suyla oynama bu kadar diye.. Sonra onun gibi olurum diyemi korkardı hep bilmiyorum.. Su gibi olmak nasıl bişeyse..

Su akar, buharlaşır.. Unutulmaz ama hep heryerdedir o.. Herşey suda başlar suda biter.. Hayat sudur.. Suya yazı yazılmaz, suya şarkı söylenmez, su bırakılan yerde durmaz..

Su gibi olmak istedim.. En ufak boşluklardan akıp heryerden kaçabilmek hayatım boyunca, heryerde ve herşeyde olup farkedilmemek gibi bişey olsun istedim. Yağmur yağsın istedim yağmura güvendim.. Çakan o salak şimşekleri hiç bi zaman sevmedm ama yağmurun sesini dinlemek için onlara rağmen oturdum o kalk diye kolumdan çekiştirdikleri yolun ortasında.. Dinlemedim kimseyi, sevmedim söylediklerini.. Kalk hasta olursun.. Eee?

Yağmur bana hep özel şeyler getirdi. Hayatım boyunca mutlu ve mutsuz hemen her olayımda yağmur yağdı..

Dün yine yağmur yağıyordu.. Oturdum onu dinledim.. Ne kadar çok konuşuyordu öyle, saatlerce susmadı anlattı.. Bende ağladım, damla damla, onun gibi.. Sohpet ettik.. Bana seni anlattı, yaptıklarını anlattı.. Bana aşıkları anlattı saatlerce oturan yağmurun altında.. Bana yalnızları ve mutluları anlattı, mutsuzları ve hayatları anlattı..
Sonra gitmeliyim dedi.. Beni özle dedi..

Dur dedim gitme.. Gülümsedi, tut beni dedi.
Unutmicam seni dedim , geri gel lütfen..
Gelicem dedi.. Yeter ki beni unutma..

Arkasından koştum, yetişemedim.
Gitti..