28 Eylül 2008 Pazar

29/9/08

Seneler önceydi, kafamı çıkarttım camdan. Yağmur yağıyordu. Napılır lan bu havada dedim. Saçımı bozarım en fazla dedim, çıktım yürüdüm yağmurun altında saçım bozuldu, o kadar da çok sevdim ki o duyguyu.. Ben küçükken hep söylenirdi annem; suyla oynama bu kadar diye.. Sonra onun gibi olurum diyemi korkardı hep bilmiyorum.. Su gibi olmak nasıl bişeyse..

Su akar, buharlaşır.. Unutulmaz ama hep heryerdedir o.. Herşey suda başlar suda biter.. Hayat sudur.. Suya yazı yazılmaz, suya şarkı söylenmez, su bırakılan yerde durmaz..

Su gibi olmak istedim.. En ufak boşluklardan akıp heryerden kaçabilmek hayatım boyunca, heryerde ve herşeyde olup farkedilmemek gibi bişey olsun istedim. Yağmur yağsın istedim yağmura güvendim.. Çakan o salak şimşekleri hiç bi zaman sevmedm ama yağmurun sesini dinlemek için onlara rağmen oturdum o kalk diye kolumdan çekiştirdikleri yolun ortasında.. Dinlemedim kimseyi, sevmedim söylediklerini.. Kalk hasta olursun.. Eee?

Yağmur bana hep özel şeyler getirdi. Hayatım boyunca mutlu ve mutsuz hemen her olayımda yağmur yağdı..

Dün yine yağmur yağıyordu.. Oturdum onu dinledim.. Ne kadar çok konuşuyordu öyle, saatlerce susmadı anlattı.. Bende ağladım, damla damla, onun gibi.. Sohpet ettik.. Bana seni anlattı, yaptıklarını anlattı.. Bana aşıkları anlattı saatlerce oturan yağmurun altında.. Bana yalnızları ve mutluları anlattı, mutsuzları ve hayatları anlattı..
Sonra gitmeliyim dedi.. Beni özle dedi..

Dur dedim gitme.. Gülümsedi, tut beni dedi.
Unutmicam seni dedim , geri gel lütfen..
Gelicem dedi.. Yeter ki beni unutma..

Arkasından koştum, yetişemedim.
Gitti..

Hiç yorum yok: