Sen bir dünya olsan
Bende içinde küçücük bir insan
Yine kaybolsam içinde, sadece seninle olmak için.
Bir evin merdiveninin trabzanları.
Güneşin altında ısındıklarını renklerinin yumuşaklığından anlamıştım aslında,
Güneşin ışığı altında nazikçe uzanıyordu hiç hareket etmeden,
Ne yapıyorsun burada dedim "kemiklerimi ısıtıyorum" dedi.
Yanına gittim merdivenlerin en tepesine çıktım,
İki elimle sıkıca tutundum trabzana ve üstünden kayarak aşşağı indim,
Saldım ayaklarımı boşluğa sanki onlar bıraktığım yerde koşmaya başlayacakmış gibi,
Kapattım gözlerimi güneşin altında,
Işıkları seyrettim, sesini dinledim sağır bedenimle.
Cümlelerin masal olmuş olsa gerek,
Sen konuştun ben rüya gördüm,
Bir hayal değil bir ömür geçti sanki,
O mermer merdivenlerin trabzanında..
Ve pencereden güneş içeri sızar.
Uzanmışsın yanıma ne zaman geldiğini bile bilmiyorum,
Gözlerimi açtığımda sana bakıyordum,
Oysa henüz adını bile bilmiyordum.
Beyaz perdelerin arkasından pastel bir ışık giriyor camdan içeri
Seni boyuyor hayallere
Güzel bir şarkı dinler gibi
Seni mırıldanıyorum, seni söylüyorum
Gölgende kesifleşmiş suratın, hatların
Hayallere boyuyorum seni
Ben gittiğimde yalnız kalma diye.
Cırcır böcekler vızıldar.
Gözlerimi aralarım çimenlerin üzerinde
Belim açılmış çimenler gıdıklıyorlar beni
Aslında hiç sevmem bu hissi ama bugün onu bile sevdim.
Yumuşacık çimen ve toprak kokusunu içime çekiyorum,
Kafamı sağa çeviriyorum, alabildiğince bir ova gidiyor yanımda,
Benden büyük gözüküyor yerdeyken herşey
Ne büyük alçakgönüllülük doğanın ki diyorum,
Bak aslında ne kadar büyük herşey ne kadar ulu
Ama hiç birşey yapmıyorlar, erdemlerinden.
Hafif bir kıkırdama duyuyorum,
Ayak uçlarımda ben oturuyorum, daha 5-6 yaşlarında küçük bir kız çocuğu
Yeşil gözlerini ve kahverengi kahküllerini bana çevirmiş
Ellerinde bir uçurtma "Bak" diyor bana "Bak ne yapacağım şimdi"
Ve doğduktan sonra ilk defa özgür kalıyorum
Gözlerimi hafifçe aralıyorum
Güneşin beyaz harelerinin yanında güzel bir karaltı var gökyüzünde
O benim işte.