23 Ekim 2013 Çarşamba

7 ay az değil, hayat dediğin bir dakikada değişiyor, 7 ay neymiş.

13 Mart 2013 Çarşamba

İnsanın bir evi, bir odası olması ne kadar güzel bir şey. Bir de kendini hiç bir yere ait hissedememek var, işte o insanı bitiriyor.

7.37

Günlük hayatımın en sevdiğim kısmı, diğer adıyla insomnia'nın hayatıma dönüşüyle uykusuz geceler ve sabah uyuya kalıp sonra akşama kadar gözlerimi her açtığımda yarın akşam erkenden uyku ilacı alıp uyyicam ve yarın uyku düzenimi kesinlikle düzelticem dediğim günler. Gerçekten bu günler benim için ılık şeftali çayı ve yanında limonlu kek edasında mutluluk veriyor, ne yazık ki kek bozuk ve çay soğuk.
 Gerçekten bir insan ne kadar dengesiz, ne kadar ne istediğini bilmez, ne kadar bencil ve ne kadar SALAK olabilirin ansiklopedik resmi olmak üzere emin adımlarla ilerliyorum. Hayattan büyük beklentilerim yok, gerçekten artık bir şeyleri düzeltmek istiyorum, bunun dışında çok büyük hayallerim ya da imkansız gerçekliklerim yok. Ama eğer illa bir şeyler değiştirmek zorundaysam geçen sene 1 ocağa çok okayim. Akşamdan kalma sevgili anneanneme gittiğimde sen bu halde bi de araba mı kullandın zılgıtını yemeye bile çok okayim, yeter ki o geri gelsin. Yine bana alka-seltzer aldırsın eczaneden, başımın belası diye diye tost falan yapsın bana, mantısının yanında rakı içsin, sonra da masaların üzerine çıkıp dans etsin. Eğer gerçekten hayatta bir şansım daha geçen senenin şubat ayına dönerdim ve amerika yerine türkiyeye giderdim. Böylece anneannem hiç bir zaman evde yalnız kalmazdı ve bu yüzden hiç bir zaman düşmezdi, hastaneye kaldırılmazdı, daha sonra durumu hiç bir zaman ağırlaşmazdı, hiç bir zaman yoğun bakımda yatan o kadına dönüşmezdi, kızıl saçlı bodur tavuk olarak kalırdı. Gerçekten her şeyi yoluna koyabilmek çok isterdim, herkesin hayatında onu kayıtsız şartsız seven, sahip çıkan ve kendini güvende hissettiren bir insan vardır. Ben, benimkisini 27 temmuz'da kaybettim, o günden beri de sürekli sıçıyorum. Hayatta elini tutup da sana sen ne bok yiyorsun diyen biri olmadığı zaman sıçmak düşündüğümden daha kolaymış. Hayatımın en boş 8 ayını geçirdim. Verdiğim sınavları salarsan hiç bir şey yapmıyorum diyebilirim. Çevirmenlik yapmak için şehirleri falan geziyorum boş boş, bir bok olduğu yok, trenden inip eve gidip, bavul yapıp bavul boşaltıyorum, sonra tekrar bavulumu yapıyorum ve uçağa biniyorum ve istanbul'a dönüyorum, günlerimi kimseye yettiremiyorum, kimseyle bir şey yapmak istediğim de yok o da ayrı bir mesele, salsalar beni kendi halime ne kadar mutlu olucam.
 Anneannemin cenazesinden beri mezarlığa gidemedim. Gitmek istiyorum ama cesaretim yok, sanki gitsem her şey gerçek olucak, son 8 ay gerçek olucak, ben uyanıcam sanki ve hiç bir şeyin rüya olmadığını görüp iyicene çıldırıcam. Arkadaşlarımı özlüyorum, herkes gerçek anlamda dünyanın bir ucunda, sikindirik skype'dan kafanı sokup öbür taraftan çıkamadığın sürece yapabileceğim tek yorum "sıkıldım." Gerçekten sıkıldım.

 Herşeyden sıkıldım.
Herkesten sıkıldım.

Gerçekten bütün şu dünya üzerinde kendisinden başka birini düşünen bir insan evladı kalmadığını düşünmeye başladım. Arada sırada tersini ispatlayacak insanlar çıkıyor karşıma ama bu aralar herkesten uzaklaştım sanırım. Artık bir şeyler düzelsin istiyorum, bir şeyler iyi gitsin istiyorum, değişik bir şeyler olsun ve en azından bir şey yolunda gitsin istiyorum. Uyku düzenim artık DÜZEN olsun ve sabah 8 akşam 6 olmasın, sabah şu salak güneş ışığını gördüğümde bir defa sevineyim istiyorum, bir defa uyanmaktan nefret etmeyeyim.

Bir şey olsun, ya da her şey bitsin, ama artık bu saçma dönemim geçsin istiyorum.

10 Mart 2013 Pazar

3.18

Kafa karışıklığının doruk noktasını hayatta hiç bir şey yolunda gitmezken değil, tam tersi her şey yolundayken yaşarsın, çünkü bir şeyler yolunda gitmezken bir amacın vardır, bir şeyleri düzeltmeye çalışırsın. Yani sikimsonik saçmalıklara dalıp gitmezsin, ufak şeylere takılmazsın, onu sal ya benim derdim başımı aşmış diyebilirsin. Ama her şey yolundayken ve sen kendi hayatını kurcalamaya başladığında kendine sıçıp sıvama 101'e de girişmiş olursun.

Sıçıp sıvama 101'in benim üzerimdeki etkisi şu tarz ilerliyor: kafamı bir şeye takıyorum, bir kusur buluyorum, kurcalıyorum, kafamda bitiriyorum, sonra karar verdiğim konuyla ilgili bir şeyler yapıyorum, son olarak da yaptığımdan pişman olup kendi halinde bıraksaydım olmazmıydı ya geliyorum, ama tabii ki ben oraya geldiğimde kendi halinde bırakılası kalmıyor olayın.

Akıl fikir, amin.

18 Ocak 2013 Cuma

2.57

Parlak gözlü bir kediydi o
Gündüzleri aylak 
Geceleri ise korkutucu

8 Ocak 2013 Salı

5


  Çünkü sana aşık olmak kelimelerin yetersiz kaldığı bir andı.
Hem zaten sen de bana başka bir şans tanımamıştın,
Ben de yapabileceğim tek şeyi yaptım.
Aşık oldum.

snooze

Yazımın en komik anlarından biri çok sarhoş bir arkadaşımızın Paparazzi' de önce bistronun üstüne düşmesi, sonra da onu kaldırıp deniz kenarındaki masalara oturttuğumuzda tam sızacak diye beklerken bir anda ayağa kalkıp BENİM ADIM İSYANKAR diye bağırarak gömleğini yırtmaya çalışırken yere düşmesiydi. Şu saate bakıp günlerdir uyku düzenimi yerine oturtamadığımı düşündükçe ben de üstümü başımı yırtıp BENİM ADIM İSYANKAR ULAN diye bağırmak istiyorum. Bir insan nasıl uyku ilacı alıp 12 de uyuyup gece 2'de uyanabilir ki? Bi de o kadar enerjik ve normal uyandım ki, ikinci ve üçüncü tekil şahıslar beni "İşte bakın günde 7 ila 8 saat ortalama uykuyu tutturan gençlerin ne kadar dinç ve enerjik olduğunu görün, ibret olsun!" diye parmakla işaret edebilirlerdi.
 O kadar uzun zamandır masa başında oturuyorum ki değişiklik olsun, en azından olaya bir renk katsın diye bugün değiştirip yaktığım tea lightlar bitti. Psikolojik olarak ciddi bozulmalar yaşıyorum, kalemin kolumun devamı olduğu günleride mi görecektim Allahım, annem babam görse gurur duyarlardı, gözleri yaşarırdı, sonra da üstüme zemzem suyu atarlardı içine ne kaçtıysa çocuğumuzun çıksın diye. Ben kendimce bu kadar çok ders çalışmayalı sanırsam bi 2 sene olmuştur. İşte eğer 24 kredi için "HMM BEN ÇOK ZEKİYİM BU YÜZDEN 2 TANE 12 KREDİLİK DERS ALIP BİNLERCE KİTABA BOĞULMAKTANSA 1 TANE 12, 2 TANE DE 6 KREDİLİK DERS ALIRIM, RAHAT RAHAT TAKILIRIM, HEM 4 DÖNEM SÜRECEK TEK DERSİM OLUR BÖYLECE!" demeseydim bugün şu anda büyük ihtimalle bozcaada semalarında talay şaraplarının bağlarında şarap yapmak için üzümlerin üzerinde çıplak ayak hoplaya zıplaya trololo söylüyor olurdum.
 Neyse, madem bir bok yedim arkasında durayım o zaman dedim, oturdum, dersimi çalışıyorum, kimi zaman ara vereyim diyorum, bir bakıyorum uykum gelmiş, yok uyumayayım diyorum, bir kahve içiyorum, sonra da geceleri şüpheye düşüyorum. Ya içtiğim kahvenin içine mutant kahve çekirdeği kaçmış ve etkisi 20 ila 50 saat sürüyor, ya da benim uyku düzenim süzme salağa bağladı. Sonra tabii bütün bunları düşünürken ara verme zamanım sona eriyor, bende götüm götüm dersimin başına oturuyorum.
 İstanbuldakiler hoplaya zıplaya kar topu savaşı yapıp karlarda yuvarlanırlarken burada böyle.. Kıskanıyorum açıkçası Allahım ben senin kulun değilmiyim, binlerce türk öğrenciye yaşattığın ayrıcalıklı kar tatilini sen niye ayın 17sindeki sınavında buradaki türk kuluna yaşatmıyorsun YA'RAB demezmiyim, derim tabii :(

 Bu aralar yine bi asabiyet geldi bana dersten mi, benden mi kaynaklı bilemiyorum, sırtıma düşen klozet kapağıyla bile kavga edesim var. Hani bazı günler vardır sen kafanı kaldırmak istersin, yastığın seni tutar üzerine çeker ve "bebeğim lütfen gitme, ben burda çok yalnızım" der ya, işte bunlar öyle günler aslında. Gözüm yaşlı yastığıma elveda demek her akşam üstü o kadar zor geliyor ki.. Aslında sabah diyerek romantizmi bozmamak isterdim ama sabah 7den önce uyuyamadığım için bu aralar 4 civarı falan anca ayıla bayıla yataktan kalkabiliyorum, gerçi hakkımı yememek lazım bak geçen gün alarm kurup 12 de uyandım, sonra yine sabaha kadar uykum gelmedi, oysa uykum eğer saat akşam 7-8 civarı gösterdiği çabayı gece 12-1 e kaldırsa çok okayim kesin anlaşırız ama bütün ilişkilerde olduğu gibi bizim ilişkimizde de iniş ve çıkışlar var..

 Bildiğin beyin hücrelerim ölüyor ve bundan zevk alıyorum, ya sabır.

6 Ocak 2013 Pazar

2013'e girmiş bulunduk

Bi daha hayatım boyunca hiç bir sabahın körü uçağına binip seyahat etmek istemiyorum, hayatımın son 3 gününü uyku düzenim yerine otursun diye kıçımı yırtıp sonra sabah 5'e kadar oturup vicdanım sızlayarak geçirdim meâli; berbat. En kötüsü sabahın köründe kalkıp yola çıkıp, azimle check-in kasıp, bi de ekstra bagaj ödeyip (THY senden nefret ediyorum öğrencileri ek olarak sömürdüğün için) bindiğim uçakta yanıma uçaktan korkan bir kız ve aşırı tedirgin annesinin oturmuş olmasıydı sanırım. Kadın öndeki koltuk cebinde duran kusmuk poşetinin ağzını yırtarken yemin ederim ağlamaya falan başlıyordum kendimi tutmasaydım, bıkır bıkır ötmelerinden uyuyamadım da,  ama en kötü kısım türbülansa girdiğimiz bölümdü, Allahtan hanım kızımız o sırada uyuyordu, o uyanıcak da fenalaşacak diye korkmaktan iyicene mala bağlayıp uçaktan indim, pasaporttan şans eseri ilk ben geçtim, nasıl oldu bilmiyorum ama bi o konuda şikayet edemem sanırım, neyse ki en son benim bavulum geldi de telafi ettik durumu. Kendimi eve nasıl attım, o bavulları yukarı nasıl taşıdım, gerçekten bilmiyorum. En komiği de buzdolabında yiyecek hiç bir şey yok ama resmen kişiliğimi özetler nitelikte buz dolabında 4 tane red bull duruyodu, geçmişteki benden kendime şirin hediyeler <3

 Neyse bir red bull ve markete yolculuktan sonra her şeyi yerleştirip uyumaya karar verdim, zaten bir uyandım saat akşam 7 olmuş, yemek yedim bilmem ne derken sonra genel olarak ders çalışmak yerine play station oynama yoluna gittim.
 Aralıkta girmek için döndüğüm sınavın iptal olmasını çöpe atacağım poşete yazık, ulan allahsızlar madem christmas hediyesi sınav takvimi yapıyosunuz o zaman bari iptal etmeyeydiniz ya!  Neyse götüm götüm 21 aralık uçağıyla döndüm istanbul'a kimse de ölmüş gözükmüyodu öyle havadan bakınca.

 Bu arada indigo'nun web sitesine girdiğiniz zaman alttaki media player'da ki seti kesinlikle dinleyin bayaa iyiymiş son yarım saattir onu dinleyip mutlu oluyorum. Şu an ders çalışmamak için yaptığım şeyleri yazsam yemin ederim 10 sayfa doldururum rahat, kötü değil berbat bi öğrenciyim insanın içinde bir parça bile mi heves, şevk falan olmaz bi konuda? Olmuyorsa olmuyormuş demek ki.

 O değil de, 2013' e de girdik vallahi. Hepimize hayırlı olsun.

 Geçen sene bugünlerde kar yağmıyor diye şikayet ediyordum bi ara, sonrasında Bolognaya artık balkanlardan mı ebesinin amından mı bilemiyorum bi soğuk hava dalgası gelmesi sonucu yaklaşık 3 hafta evde mahsur kaldım, 120 cm'ye yakın kar yağmıştı, bu sene de aynı şey olucak diye korkumdan bi kar duasına çıkamadım henüz.

Aslında kar yağmasını da çok severim, kardaki huzur ve sessizliği başka hiç bir şey veremiyor, yok dalgaların sesiymiş bilmem neymiş, yok vallahi kar bambaşka.

 Neyse işte uzun lafın kısası 2013'e girmiş bulunduk, şimdi nefret ede ede dersimin başına oturmam lazım, hayat zor bazen.