6 Kasım 2009 Cuma

22.15

Sana hoşçakal demek ölüm gibi birşey.
Ya da bilmediğin bir yerde, tanımadığın insanların arasında gözlerinin bağlanması gibi. Kör olmuş gibi çarpa çarpa koşturuyorumdur belki sağa sola, seni bulmak umuduyla. Ama sana çoktan hoşçakal dedikten sonra ne işe yarar ki tekrar tekrar aramam, nasıl olsa arkana bile bakmadan gittin sen. Hoşçakal ve Elveda. İkiside o kadar kötü şeyler ki, bir de kendine iyi bak var tabii. Bir tokat gibi patlar bu sözcükler kulaklarında, bazen başından aşağı kaynar sular dökülür, bazen ise donup kalırsın olduğun yere.
Göz yaşlarını akıtırsın boşlukta biryere, belki birisi siler diye.
Ama en korkuncu her veda senden birşeyler götürür, bazıları kalbini, bazıları güvenini, bazıları gururunu bazıları vardır seni götürürler senden, birden bir bakarsın bomboş kalmışsın. Ne ellerini tutan kimse var, ne de sen üşüdüğünde sana dönüp minicik bir gülümsemeyle seni ısıtan bir başkası.

Bazı insanlar vardır. Ne boşverebilirsin, ne bırakıp gidebilirsin, ne de onunla olabilirsin.
Bazı insanlar vardır. Sizde ne eksikse onda vardır.
Bazı insanlar birbirleri için yaratılmıştır.
Bazıları ise yalnız kalmak için.

Sanırım ben sonuncusuyum..

Hiç yorum yok: