evet. sonunda sağ gösterip sabancı'nın sınavına girdikten sonra, hazırlığı atlayıp bologna üniversitesinde gövya 3+2 kanımca, 5+fii sayısınca sürecek eğitim hayatıma başlamak üzere italyaya geldim. eminim çok merak ediyosunuz, aa bu kız ne kadardır yok neler oldu diyosunuz. hadi lan ordan, kaç kişi okuyodur ki bunu? herneyse. sonuçta istemesenizde anlatıcam neler olduğunu.
türkiyedeki son 1 haftama belgesel niteliği kazandırmak amaçlı bi sürü fotoğraf çektim, çek bas fotoğraf makinama (evet çek bas fotoğraf makinam olduğunu gözünüze sokarım) işkence ettim, sarhoş oldum, yerlere düşürdüm onu, filmi bitti yenisini koymayı unuttum kızdım ona neden bittin neden diye. bütün hafta fotoğraf makinamla kavga ettim . bol bol yeşil vadiye gittim, erol abiyi de şimdiden özledim vallahi ne yalan söyliim. halam yanlışlıklı düşürüp nargilemin altını kırdığı için italyaya nargilesiz geldim. benim için nasıl acı dolu bi deneyim olduğunu anlatamam. zaten gurbetçi psikolojisindeydim acı doluyum bi de nargilem yok, acınıcak haldeyim. Uçağa bindiğim andan itibaren ergenlikten çıktım üniversiteye gidiyorum oley be demeye fırsatım olmadı. Gerçekten. Hayatımda geçirdiğim en kötü 2,5 haftayı geçirdim burda, tamamen dış baskıdan dolayı. Yemin ettim bi daha hayatım boyunca hiç kimseyi eleştirmicem. Bi insana göt muammelesi yapılması neymiş dostlarımdan öğrenmiştim zaten, ama bi insanın başka bi insanın özgüvenini, hatta benimkisi gibi artık tavan yapmış dünyaları ben yarattım olum laaan diyen bi insanın bile, ben hiç bişey haketmiyorum, iğrenç bi insanım, aşşağılığım, yalnız başıma yaşayamicam çünkü ben gerizekalıyım dedirticek kadar kendisinden nefret ettirmenin imkanı olduğunu öğrendim. doğum günümü bütün gün kendimden ve herşeyden nefret ederek, gece de ağlayarak geçirdim. 10.günün sonunda, "yanlış anlaşılmalar" yüzünden bozulan 2 tekliften sonra 3. teklifimi verip beğendiğim bi evi tutabildim. Kendi evimi yerleştiremedim. Bi eşyamı bile severek gülümseyerek keyifle alamadım. Sonra ulvi ışıkla gökten thy sponsorluğunda annem indi ve kontrolü ele alıp bana insan olduğumu hatırlattı. CİDDEN bazen insanın buna ihtiyacı oluyomuş. Neyse. Dün öğleden sonra itibariyle herşey bitti. Dün sabah gülümsedim, mutfağıma girdim, tüm dolapları boşalttım ve herşeyi kendi istediğim gibi yerleştirdim. Sonra odama girdim. Ve beğenmediğim herşeyi attım. Herşeyi kendi istediğim yere koydum. O geri döndüğünde aradıklarını kendi koyduğu yerlerde bulamayınca kızdı. Ama burası benim evim ve evet şaka gibi ama 19 yaşımdayım hatta insanım ve ben burda yaşıyorum. Kendi paramı bile elimde tutmama izin vermese de, 17 gün ve 16 gece ağlayarak uyusam ve mutsuz uyansam da bu sabah o kadar huzurlu uyandım ki herşeye deydi. İlk defa evimden çıkıp gülümseyerek bahçeden geçtim, siteden çıktım ve sokakta uzun uzun yürüdüm. O çok sevdiğim kapının yanından geçerken durup iki adamın o görkemli kapıyı ve bütün yapıyı sırtlarında taşıyışlarına hayranlıkla bir kez daha izledim. Hemde bu sefer gerçekten gördüm. İspanyol kolejine baktım, sonra kilisenin kapısına kadar yürüdüm. İlk defa kendim için bişeyler yaptım bugün, çok mutlu oldum. Sonunda evime internet bile bağlandı! Hatta ben bağladım viva la vodafone! demek istiyorum burdan. reklam almış gibiyim bugün biliyorum ama hayatımda beni mutlu eden o kadar az şey oldu ki son dönemlerde gerçekten bunları paylaşmak istedim.
Burda daha hiç kimseyi tanımıyorum. 2 tane kızla tanıştım ikisi de erasmusçuymuş. selin var mesela, o çok şirin, ilke var bi de ama onu daha o kadar iyi tanımıyorum. Korkuyorum herşey bok olucak diye ama olmasın diye de bişey yapmıyorum ve sanırım yapmicam da. sonunda her zaman bi kurtuluş yolu vardır. neyse. şimdilik vaziyet bu. italyancam ilerledi burda, aspira polvere elektrikli süpürge demek. speso condominiale'de tabii öyle mi yazılıyo bilmiyorum ama apartman aidatı demek. çok şey öğrenmişim di mi? bütün bunların yanında korayın sihirli olduğuna karar verdim. her gün beni güldürdü bi şekilde, hemde herşeye rağmen. sanırım artık pes edip duşa girmem lazım, yarın okulum başlıyo. efsane, artık italyan lisesi yok, onun yerine italyada bi üniversite var. bana da kurtuluş yok. off of bakalım bu sefer nası bi işe bulaşmışım merakla bekliyorum.
türkiyedeki son 1 haftama belgesel niteliği kazandırmak amaçlı bi sürü fotoğraf çektim, çek bas fotoğraf makinama (evet çek bas fotoğraf makinam olduğunu gözünüze sokarım) işkence ettim, sarhoş oldum, yerlere düşürdüm onu, filmi bitti yenisini koymayı unuttum kızdım ona neden bittin neden diye. bütün hafta fotoğraf makinamla kavga ettim . bol bol yeşil vadiye gittim, erol abiyi de şimdiden özledim vallahi ne yalan söyliim. halam yanlışlıklı düşürüp nargilemin altını kırdığı için italyaya nargilesiz geldim. benim için nasıl acı dolu bi deneyim olduğunu anlatamam. zaten gurbetçi psikolojisindeydim acı doluyum bi de nargilem yok, acınıcak haldeyim. Uçağa bindiğim andan itibaren ergenlikten çıktım üniversiteye gidiyorum oley be demeye fırsatım olmadı. Gerçekten. Hayatımda geçirdiğim en kötü 2,5 haftayı geçirdim burda, tamamen dış baskıdan dolayı. Yemin ettim bi daha hayatım boyunca hiç kimseyi eleştirmicem. Bi insana göt muammelesi yapılması neymiş dostlarımdan öğrenmiştim zaten, ama bi insanın başka bi insanın özgüvenini, hatta benimkisi gibi artık tavan yapmış dünyaları ben yarattım olum laaan diyen bi insanın bile, ben hiç bişey haketmiyorum, iğrenç bi insanım, aşşağılığım, yalnız başıma yaşayamicam çünkü ben gerizekalıyım dedirticek kadar kendisinden nefret ettirmenin imkanı olduğunu öğrendim. doğum günümü bütün gün kendimden ve herşeyden nefret ederek, gece de ağlayarak geçirdim. 10.günün sonunda, "yanlış anlaşılmalar" yüzünden bozulan 2 tekliften sonra 3. teklifimi verip beğendiğim bi evi tutabildim. Kendi evimi yerleştiremedim. Bi eşyamı bile severek gülümseyerek keyifle alamadım. Sonra ulvi ışıkla gökten thy sponsorluğunda annem indi ve kontrolü ele alıp bana insan olduğumu hatırlattı. CİDDEN bazen insanın buna ihtiyacı oluyomuş. Neyse. Dün öğleden sonra itibariyle herşey bitti. Dün sabah gülümsedim, mutfağıma girdim, tüm dolapları boşalttım ve herşeyi kendi istediğim gibi yerleştirdim. Sonra odama girdim. Ve beğenmediğim herşeyi attım. Herşeyi kendi istediğim yere koydum. O geri döndüğünde aradıklarını kendi koyduğu yerlerde bulamayınca kızdı. Ama burası benim evim ve evet şaka gibi ama 19 yaşımdayım hatta insanım ve ben burda yaşıyorum. Kendi paramı bile elimde tutmama izin vermese de, 17 gün ve 16 gece ağlayarak uyusam ve mutsuz uyansam da bu sabah o kadar huzurlu uyandım ki herşeye deydi. İlk defa evimden çıkıp gülümseyerek bahçeden geçtim, siteden çıktım ve sokakta uzun uzun yürüdüm. O çok sevdiğim kapının yanından geçerken durup iki adamın o görkemli kapıyı ve bütün yapıyı sırtlarında taşıyışlarına hayranlıkla bir kez daha izledim. Hemde bu sefer gerçekten gördüm. İspanyol kolejine baktım, sonra kilisenin kapısına kadar yürüdüm. İlk defa kendim için bişeyler yaptım bugün, çok mutlu oldum. Sonunda evime internet bile bağlandı! Hatta ben bağladım viva la vodafone! demek istiyorum burdan. reklam almış gibiyim bugün biliyorum ama hayatımda beni mutlu eden o kadar az şey oldu ki son dönemlerde gerçekten bunları paylaşmak istedim.
Burda daha hiç kimseyi tanımıyorum. 2 tane kızla tanıştım ikisi de erasmusçuymuş. selin var mesela, o çok şirin, ilke var bi de ama onu daha o kadar iyi tanımıyorum. Korkuyorum herşey bok olucak diye ama olmasın diye de bişey yapmıyorum ve sanırım yapmicam da. sonunda her zaman bi kurtuluş yolu vardır. neyse. şimdilik vaziyet bu. italyancam ilerledi burda, aspira polvere elektrikli süpürge demek. speso condominiale'de tabii öyle mi yazılıyo bilmiyorum ama apartman aidatı demek. çok şey öğrenmişim di mi? bütün bunların yanında korayın sihirli olduğuna karar verdim. her gün beni güldürdü bi şekilde, hemde herşeye rağmen. sanırım artık pes edip duşa girmem lazım, yarın okulum başlıyo. efsane, artık italyan lisesi yok, onun yerine italyada bi üniversite var. bana da kurtuluş yok. off of bakalım bu sefer nası bi işe bulaşmışım merakla bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder