16 Ocak 2011 Pazar

2.26

Şimdi sen, bu satırları okurken ben çok uzaklarda seni unutuyor olacağım. Attığım her adımda bir parçanı geride bırakacağım ve sabah uyandığımda seni hiç tanımamış olacağım.
Oysa sen, yastığa kafanı her dayadığında, kafanda binlerce hikaye dolaşırken, aklında dönen onlarca isim arasında benim ismimi seçtiğinde, sadece kafanı diğer yöne çevirip herşeyi unutmayı bekleyeceksin.
-
Bu sefer istanbula döndüğümde değişik birşey yapayım en azından demiştim. Annemi de kaptım, cupcake ve kurabiye yapım kursuna gittik. Benim gibi tatlı şeyler yapmayı seven insanlara göre Allahın bir lütfu olabilirdi kurs; hocamız İlkay Hanım dünyanın en sabırlı ve en şirin insanıydı sanırım. Ben inatla gıda renklendiricisini kullanamazken bile kızmadı bana, hatta kurabiyeleri süslemeyi bırakıp yediğimde bile güldü bana. Bütün siyah hamuru çaktırmadan yemeye çalışıp ağzımın içini siyaha boyadığımdada bayaa bi eğlendirdim herkesi sanırım, oysa ben yakalanmayacağımdan çok emindim! Yaptıklarımın resimlerini koyucam bi ara buraya, bayaa heycanlandım. Bunun dışında Galatasarayımızın yeni stadının açılışına gittim. Stad efsane güzel, ama açılış gösterilerini hiç tutmadım açıkçası. Kenan Doğulu çıkınca ilk bi heycanlandım falan da sonra geçti 3 playback şarkıyı üst üste dinleyince.
Bi de cüce adam çıkıp da bu stad size bizim lütfumuz, biz olmadan siz hiçsiniz başlıklı konuşmasına 20 dakka devam edince doğal olarak seyirci tepkisini koydu, yuhalamalar ortalıkta uçuştu. Adnan Polat çıktı, yok işte kameralar kaydetti bi daha almicaz sizi dedi, kendimi 6 yaşında kurabiyesini yere attı diye annesinin bi daha vermijem diye tepki koyduğu zavallı evlat gibi hissettim açıkçası, bi taraftar grubunun bu kadar saçma bi restle karşı karşıya bırakılması gayet saçmaydı kanımca. Zaten maç tam bir hezimetti, hani Arda'nın attığı ve sayılmayan o gol olmasa bi kere ayağa kalkmayacaktık pozisyon sevinci, takım/taraftar ruhu vb. duygularla.

Bunların dışında sevdiğim herkesle görüştüm sonunda, inanılmaz mutluyum artık son parça sabancıya dönüp orda güvenlikte unuttuğum kimliğime kavuşmak, hatta iyi günümdeysem belki de onlara ziyaretçi kartlarını geri bile verebilirim! Kim biliiiiğr.. Bunun dışında, ben küçükken biz sülalecek yeniköy vagabondos'a pizza yemeye giderdik, geçen gece stad çıkışı babam bana baktı, ben babama baktım, ikimiz de bi anda aç olduğumuza karar verdik. staddan çıktık, atladık metroya, bi de baktık babamın kuzenleri. bir anda aile buluşmasına döndü ortalık, şaşırdık bayaa bi yani sonuçta, aynı anda, aynı metrodan inip pat diye karşılaşmak hemde çok alakasız 2 kuzenle ikişer dakka arayla karşılaşmak bayaa alakasızdı. neyse işte, sonra gittik vagabondos'a ben margarita'mı yedim ve dünyanın en mutlu insanı oldum.

Bunun dışında eyvah eyvah2'ye 2 defa gittim, iki seferdede çok güldüm, bayıldım filme yahu. Ya şimdi böyle süslenip giyinip falan bi restorana gidiyosunuz, şık bi yere ama, hani hesap öderken "olum bu parayla insanlar ev kiralarını ödüyore" muhabbetleri geçen restoranlardan birine. sonra yersiniz, içersiniz, hesap gelir, hık edersiniz, ödersiniz, sonra eve gidersiniz. kafanızı koyup uyursunuz, sabaha karşı bi mide bulantısı sizi sizden alır, uzaklara götürür.. aslında çok da uzaklaşmamışsınızdır, tuvalete koşarsınız mesela ve işin en acı tarafı sifonu çekmeden önce aklınızdan geçen son şey: hay a12345yyim bilmemnekadar lira gidecek, sifonu çekmeye kıyamıyorum LAN! olur. evet işte bu olay çok sinir bozucu. Tahmin edileceği üzere, ben bu anı bizzat yaşadım. ACIDI açıkçası. Bi daha oraya gitmijem ben dedim sabah ilk iş, sonrada tekrar uyudum.

ALLAHIM OI VA VOI yine, yeni, yeniden, yineden istanbulda, hemide ben de buradayken. tabii ki de ben de gidiyorum hatta ve hatta 3 gece üst üste verecekleri 3 konsere de gidesim var açıkçası, bi gecesi tamam da, kim gelir benimle 3 gece üst üste oi va voi'ye? Sonracığıma, küçük sırlara ara vermeden devam ediyorum izlemeye, Çet'i oynayan çocuk sana sesleniyorum, ben seni yerim, evlenirim, futbol takımımız olur. ne işin var senin su'yla, arda alsın onu ya bırak sen. nargile içip dünyayı kurtarmaya tam gaz devam. Geçen gün babama kurabiye yaparken kolum fırına yapıştı sağ kolumda çizgi şeklinde bi yara izim oldu, duffy'nin izlerinin yanında baya iyi durdu yani anlatamam.

Bu aralar aklıma sürekli enteresan insanlar geliyo, vallahi korkuyorum bazen, bu kadar çok aklıma gelmesi hayra alametmidir bilemedim. Şimdi bizim kankiler(!) var, kem gözlü onlar, kötü niyete gerek yok, inşallah kimsenin başına bişey gelmez, ben de özlediğimden aklıma geliyodur insanlar diyorum.

Yaz gelmesin ya, havalar hep böyle serin serin takılsa ne güzel olur, insanlar neden yazı özlerler hiç anlamam. Evladım siz manyakmısınız, geçen yazı biz yaşamadık mı, yani neler oluyo, neden unutuyosunuz diyesim geliyo. Yapmayın efenim, kötü biten ilişkinin ardından hep iyi şeyleri hatırlarsanız eski sevgiliyi özleyip özleyip durursunuz, dönüncede neden ayrıldığınızı hatırlayıp ahana aynen göt olursunuz, hatırlatırım yazı özledim diyen ergenlere.

Bu arada geçen gün stada giden metro tıklım tıklımken "TEPEDE OKSİJEN VAR BEYLER" diyip beni gülmekten yerlere yatıran çocuğa burdan saygı ve sevgilerimi göndermek istiyorum, vallahi o sırada hiç güleceğim yoktu yanımdaki çocuk kıpraşıp durduğu için ama evladım yavrum ne de şirin öyle bi de burnunu kaldırıp havaya böyle dünyanın en önemli şeyini keşfetmişçesine bağırdı ya, o an bittim ben.



Zen bahçesi inancımla farmville'ime 4 elle sarılmaya devam ediyorum, bunun yanı sıra hobilerime cityville'i de ekledim, yakın zamanda işsizlikten kanepeye yapışmak CV'me eklenicek kanımca. Neyse şu an, şu dakka ve hatta şu saniye uykum geldi. O yüzden burda kesicem yazmayı. Bu sırada siz de oturup hayatın anlamını keşfedin.

2 yorum:

Deli Kızın Evi dedi ki...

Hayatın bir anlamı var mı sence ?

cer dedi ki...

genel geçer olarak hayatta herşey birbirinin anlamıdır. bir hayatın bir tane anlamı olması da yazıktır yani düşünsene koskocaman hayatında sadece tek bi şeye hayatımın anlamı dersen ve değer verip inanırsan, bi gün kendi kendini yıkmaya mecbur edersin kendini.